2013م - 1444هـ
Hamd, Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan
yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şer-
rinden ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sı-
ğınırız. Allah kimi hidayete ulaştırırsa onu sap-
tırabilecek kimse yoktur, kimi de saptırırsa onu
hidayete erdirebilecek yoktur. Şehadet ederim
ki Allah’tan başka hak ilah yoktur. Yine şehadet
ederim ki Muhammed, O’nun kulu ve Rasûlüdür.
Allah’ın salat ve selamı, onun, ailesinin ve asha-
bının üzerine olsun.
Allah Teâlâ, Peygamberinin ehl-i beytine
bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ih-
san etmiştir. Ehl-i sünnet ile muhalifleri arasında,
onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme
konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki ehl-i
sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder ve ifrat
6 Ehl-i Beyt ve Hakları
ya da tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.
Muhalifleri ise bu hususta birbirine zıt iki uç nok-
tada yer alır. Bazıları bu haklara yenilerini ekle-
miştir. Hatta onlardan bir kesim o hak sahiplerini
âlemlerin Rabbinin derecesine çıkaranlar olmuş-
tur. Kimileri de o haklara karşı çıkmış ve onları
reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zalimler de-
recesinde görenler bile olmuştur.
Allah Teâla’dan, bu kısa risalede, ifrat ya da
tefrite düşmeden ehl-i beyti tanıtma ve haklarını
beyan etme hususunda bizi muvaffak eylemesini
niyaz ederiz.
Ehl-i Beyt
Sözlükte Ehl-i Beyt
Halil şöyle demiştir: “Erkeğin ‘ehli,’ onun
eşidir. Aynı kökten gelen ‘teehhül’ de evlenmek
demektir.”1
Ehl-i beyt, evin sakinleri demektir. Ehl-i İs-
lam da İslam’ı din olarak kabul edenlerdir.2
“Âl” kelimesinin anlamı, el-Mekâyîs fi’l-
Luğa’da şöyle geçer: “Erkeğin âli, ev halkıdır.”3
İbn Manzur da şöyle demiştir: “Erkeğin âli,
ehlidir/ailesidir. Allah’ın âli ve Rasulullah sallal-
lahu aleyhi ve sellem’in âli ise veli kullardır. “Âl/آل “
1 Bkz. Kitabu’l-Ayn, 4/89.
2 Bkz. es-Sıhah, 4/1628; Lisanu’l-Arab, 11/28.
3 Bkz. 1/161.
kelimesinin aslı “ehil/أهل “kelimesidir. “He” harfi
“hemze”ye çevrilmiş ve “أأل “olmuştur. İki hemze
peş peşe geldiği için de ikincisi elife çevrilmiştir.
(Böylece “Âl/آل “olmuştur.)”4
“Âl” kelimesi, “ehil” kelimesinin aksine ge-
nellikle şeref ve üstünlük ifade eden kelimelere
izafe edilir. O nedenle -mesela- “dokumacının
âli” denmez. Ancak “dokumacının ehli” denebilir.
“Beyt/ev” kelimesine gelince; kişinin beyti,
onun evi, sarayı ve şerefidir.5
“el-Beyt” dendiği
zaman Allah’ın evi olan Beytullah, yani Kâbe akla
gelir. Çünkü müminlerin kalbi ona özlem duyar
ve nefisler orada huzur bulur. Cahiliye dönemin-
de “ehlu’l-beyt” dendiği zaman Beytullah’ın sa-
kinleri, özellikle de Kureyş akla gelirdi. İslam’dan
sonraki dönemde ise ehl-i beyt dendiğinde kas-
4 Bkz. Lisanu’l-Arab, 11/31. Benzeri bir açıklamayı er-Rağıb
el-İsfehani de Ğaribu’l-Kur’ân’da (s. 30) yapmıştır.
5 Bkz. İbnu’l-Esir, en-Nihaye, 1/170.
8 Ehl-i Beyt ve Hakları
tedilen, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in
âlidir.6
Istılahta Ehl-i Beyt
Âlimler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in
ehl-i beytinin kimler olduğu konusunda ihtilaf et-
miş ve farklı görüşler belirtmişlerdir. Bu görüşle-
rin en meşhurları şunlardır:
Birinci görüş: Ehl-i beyt, sadaka ve zekât
almaları haram kılınan kimselerdir. Âlimlerin
çoğu bu görüştedir.
İkinci görüş: Onlar, Peygamber sallalla-
hu aleyhi ve sellem’in nesli ve özellikle de hanım-
larıdır. İbnu’l-Arabi bu görüşü tercih etmiş ve
6 Bkz. el-Mufredat fi Ğaribi’l-Kur’ân, s.29. Şeyhulislam İbnu’l-
Kayyim rahimehullah bu konudaki hususi eseri olan Celâu’l-
Efhâm fi Fadli’s-Salâti ve’s-Selâm ‘alâ Muhammedin
Hayri’l-Enâm’da bu konuyu uzun uzadıya ele almıştır. O ese-
re ve eseri tahkik yapanın mukaddimesine bakılabilir. Zira mu-
hakkik, orada bu konuda yazılmış olan kitapları zikretmiştir.
Bu da ehl-i sünnet âlimlerinin bu konuya verdikleri önemi gös-
termektedir.
Ehl-i Beyt ve Hakları 9
savunmuştur.7
Bu görüşte olanlar içinde Pey-
gamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarını
ehl-i beytin dışında tutanlar da vardır.
Üçüncü görüş: Ehl-i beyt, kıyamet gününe
kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e tâbi
olanlardır.8
Bu görüşü Şafiîlerden İmam Nevevi,9
Hanbelîlerden de el-Merdavi10 tercih etmiştir.
Dördüncü görüş: Ehl-i beyt, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetindeki takva sa-
hipleridir.
Bu görüşler içinde tercihe şayan olan, ilk gö-
rüştür.
Soru: Sadaka ve zekât almaları haram kılı-
nanlar kimlerdir?
Ehli Beyt ve Hakları: Yazar kitabında şöyle demiştir: ”Allah Teâlâ, Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’in ehli beytine bazı haklar tanımış ve onlara bazı faziletler ihsan etmiştir. Ehli sünnet ile muhalifleri arasında, onların bu haklarını ve faziletlerini kabul etme konusunda büyük bir fark vardır. Şöyle ki: Ehli sünnet, bu hak ve faziletleri kabul eder, ifrat veya tefrite düşmeden gereklerini yerine getirir.Muhalifleri ise, bu hususta birbirine zıt iki uç noktada yer alır.Bazıları bu haklara yenilerini eklemişlerdir. Hatta onlardan bir kesim, o hak sahiplerini âlemlerin Rabbinin derecesine kadar çıkarmıştır. Kimisi de o haklara karşı çıkmış ve onları reddetmiştir. Hatta o hak sahiplerini zâlimler derecesinde görenler olmuştur.Allah Teâlâ’dan, bu kısa risalede ifrat ya da tefrite düşmeden ehli beyti tanıma ve haklarını beyan etme hususunda bizleri muvaffak kılmasını niyaz ederiz.”
يمكنك الاستمتاع بقراءة كتاب
Ehl i Beyt ve Hakları
اونلاين وعلى الموقع الخاص بنا من خلال الضغط على زر قراءة بالاسفل
كتاب
Ehl i Beyt ve Hakları
يمكنك تحميله من خلال الدخول الى صفحه التحميل من